Köpek üretiminde yazılı olmayan kurallar - Kurzhaar von Karesi Beyliği - Burak Kabakcı

Köpek üretiminde yazılı olmayan kurallar


Dünya’da bütün ülkelerde çalışan köpek grubuna mensup ırkların üretim kriterleri vardır. En düşük kriter fiziksel, anatomik ırk standartlarıdır ki; artık bu standartlar çalışan ve çalışmayan ırklara mensup tüm ırklarda Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu tarafından kontrol ve denetimi en hassas şekle yapılmaktadır. Bu regülasyonlara göre öncelikle köpeğin diş yapısı, erkek ise testisleri incelenir. bacak yapısı ve ayak basışları, göğüs derinliği, göz yapısı ve rengi, kuyruk çıkışı, kafa yapısı, rengi ve tüy yapısına göre “mükemmel, çok iyi, iyi, yeterli veya yetersi olarak değerlendirilir ve bu kıstaslara göre sınıflandırılırlar.

Ülkemizde çalışan ırk gruplarına mensup fermalı av köpeği ırklarından Deutsch-Kurzhaar ve Deutsch-Drahthaar ırklarına, sorumlu dernekler tarafından yetenek sınavları getirilmiştir. Irk standartları muhteşem bile olsa bu ırk mensubu köpekler bu sınavlardan geçer not alamazlarsa; itaat, av zekası, burun hassasiyeti, itaat, ferma yeteneği iz takibi yeteneği, arama hırsı, su araması ve su apotru, kara aportu gibi meziyetlerini ispatlayamazlarsa yavrularına soykütüğü belgesi alamazlar. Anne ve baba bu imtihanları bitirmiş olması gerekir. Deutsch-Kurzhaar Derneği, ırk standartları değerlendirmesini ve yetenek sınavlarını başarıyla geçmiş köpeklere “DAMIZLIK SERTİFİKASI” düzenlemektedir.

Bu zorlu testler ve elemelerden sonra doğal seleksiyonu sunni olarak gerçekleştiren bu sistemin ardından, yetenekleri zayıf köpekler olabildiğine asgariye indirgenmektedir. Zira doğada burnu zayıf olan bir fert yaşayamaz, dişleri bozuk olan fert avlanamaz, ayakları bozuk fert koşamaz; avlanamaz… ve bu tür genetik hatalar doğada sadece üretilmemekle sınırlandırılmaz, ölürler. Modern üreticilikte ise yetenek ve genetik olarak eksik köpekler elbette yaşamaya devam ederler fakat üretimine müsaade edilmez.

Bunlar köpek üretiminde yazılı olan kanunlardır. Bir de yazılı olmayan kanunlar vardır ki, bunlar sadece üreticinin tecrübesi ve genetik bilgisine dayanmaktadır. Örneğin ebevenynlerin sürati; günümüzde süratli köpekler rağbet görmektedir. Zira modern avcılıkta av popülasyonunun eskisi kadar bol olmayışından mütevellit, avı en çabuk bulan köpek, dolayısıyla avcı avantajlıdır. Ayrıca field-trail yani spor köpekleri de günümüzde popüler hale gelmiştir. Fakat iki süratli köpeğin çiftleştirilmesi sanıldığı gibi daha üst netice vermez, bilakis kötü netice verir. Mendel kanunlarının da betimlediği üzere baskın özellikleri taşıyan genlerin çaprazlanması, o özellikleri daha fazla ortaya çıkarır ve bu özellikler bir sonraki nesilde kontrol edilemez hale gelebilir. Yani iki çok süratli köpek çiftleştirildiğinde çok daha süratli olan ve kontrolü çok zor baskın yavrular doğar ve ırkın karakteristik özelliklerini geriye götürmüş oluruz.

Agresif ve kaprisli bir köpek mümkünse üretilmemelidir. Fakat bu kötü huylar kontrol edilebilir durumda ise ve çiftleştirilecekse mutlaka dominant olmayan resesif ve iyi, yumuşak huylu bir köpekle çiftleştirilmelidir. Aksi halde size sürekli sorun çıkaran, avda arkadaşlarınızın köpekleriyle seyahat imkanı vermeyen aşırı dominant yavrulara sahip olabilirsiniz. İki pasif köpeğin çiftleştirilmesi de doğru değildir. Koyun gibi bir av köpeğine sahip olmayı hiçbir avcı istemez. Pasifize olmuş bir yavruya av hırsını vermek oldukça zor, hatta bazen imkansızdır. Fakat aşırı av hırsıyla yüklü bir köpek, biraz bilinçli ellerde kontrol altına alınabilir. 

Almanya’da yakınen tanıdığım bir yetiştiricinin kontrolü zor derecede süratli bir Kurzhaar’ı vardı.  Detaylı bir araştırmadan sonra sakin ve çok yavaş bir erkek kurzhaar buldu ve onunla çiftleştirdi. Yavrularının karakterleri ve sürati beklendiği gibi çok iyi oldu fakat gözden kaçırdığı bir ayrıntı, ona oldukça sıkıntılı zamanlar yaşatmıştı. Köpeği biraz sert ve hafif uzun tüylüydü. Çiftleştirdiği köpekte öyle olduğu için bir Drahthaar’a yakın uzunlukta tüy yapısına sahip yavrular oldu. Hatta Kurzhaar birliği yöneticileri bu yavruların babasının bildirilen köpek olmadığı şüphesiyle yavrulara DNA testi uyguladılar. Elbette yavruların safkan olduğu test sonucu ispatlandı fakat yavrular ırk standartları değerlendirmesini geçemediler. Ayrıca bu ülkenin Deutsch-Kurzhaar üretim kurallarından biri, erkek köpeğin mutlaka yırtıcı hayvanlara karşı saldırganlığını ispatlamış olmasıdır.

Eğer çiftleştirilecek dişi köpek kare değil de biraz uzun ise mutlaka kompakt bir erkekle çiftleştirilmelidir. Aksi halde “semer bel” diye tabir edilen uzun yavrular doğabilir. Kalın kemikli ve iri bir dişi daha ince kemikli erkekle çaprazlanmalıdır. Aksi halde azman diye tabir edilen ırk standartlarının çok üzerinde ve avda kendini taşıyamaz irilikte yavruların doğması kaçınılmazdır. Yine ince kemikli ve minyon bir dişi, iri kemikli ve güçlü bir köpekle çiftleştirilmelidir. Minyon bir dişi yine aynı tipte bir erkekle çaprazlanırsa birkaç nesil sonra pinscher tarzı minyatür bir neslin peydah olması kaçınılmazdır.

Bu örnekler elbette bunlarla sınırlı değildir. İyi bir üretici köpeğindeki eksikleri veya fazlalıkları irdeleyip bunları bir sonraki nesile taşımayacak şekilde çaprazlamalar yapar. Bütün Dünya’da olduğu gibi yavru bir köpek sahibi olurken tüm bunlara dikkat eden, dernek ve federasyon kuralları çerçevesinde yasal üretim yapan ve yazılı olmayan bu kanunları göz ardı etmeyen bir üreticiden yavru edinmek en doğrusudur.

Burak Kabakcı


Özgüweb Balıkesir Web Tasarım